Sıtkı Şeremetli – Köşe Yazısı - Adalet Sultanı Hz.Ömer (R.A)

Sosyal adaletsizlik, hakka - hukuka riayetsizlik, kul hakkı yeme, adam kayırma… Sonuç, toplumsal huzursuzluk…

PAYLAŞ
Youtube Kanalı VİDEO

Sosyal adaletsizlik, hakka - hukuka riayetsizlik, kul hakkı yeme, adam kayırma…
Sonuç, toplumsal huzursuzluk…
Sonra hep birlikte, ''Bu kötü gidişi nasıl durduracağız?' 'diye soruyoruz.
Çözüm elbette ki ahlaklı ve adaletli olmaktan geçiyor.
Ahlaklı, adaletli yönetmek ve yönetilmekten geçiyor.
Peki, bu nasıl olacak?
Aslında çok kolay…
İslam'a yönelecek Allah'a sarılacaksın.
Allah'ın buyruklarında adalet emrediliyor:
''Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.''
ADALET SULTANI HZ.ÖMER(R.A)
İslam'da adalet denilince akla gelen ilk isim Hz. Ömer (r.a)’dir. Cehalet devrinin Ömer’i; İslam’ı kabul eder etmez birdenbire kemalin zirvesine tırmanmış, aşere-i mübeşşereden sayılmış, hülefa-i raşidinde adı zikredilmiş, en önemlisi emiru’l-mü’minin unvanına nail olmuştur. Hz. Ömer ‘in üzerinde titizlikle durduğu, adeta kendisiyle özdeşleşmiş olan en önemli konu adalet meselesidir. Bu konuda tüm yöneticilere önderlik yapmış, gerek devlet işlerinde, gerek halka karşı, gerek şahsi işlerinde her zaman adaleti gözeten ve hakka riayet eden bir lider profili sergilemiştir. Aslında Hz. Ömer’in adaletinin kaynağında yakîni bir iman vardır.

HZ.ÖMER'İN ADALETİ
''Hazreti Ömer, hilâfeti zamanında, yanında oğlu Abdullah ve Hz. Hasan olduğu halde Medine sokaklarında dolaşıyordu. Bir sokaktan geçerken gayet zayıf kalmış, bakımsız bir çocuk görüp:
“Bunun hiç kimsesi yok mu acaba? Nasıl insan bunlar, çocuğa hiç bakmamışlar” dedi. Oğlu Abdullah:
“Baba tanıyamadın mı? O senin torunun, benim de kızımdır, deyince, Hz. Ömer kızdı ve:
“Yazıklar olsun sana” dedi. Babasının öfkelendiğini anlayan oğlu:
“Baba ne yapayım, sen halifesin bana biraz daha imkân versen çocuğa daha iyi bakardım. Elindeki imkânları kullanıp bana daha fazla fırsat vermiyorsun ki” dedi. Bu söz üzerine halife:
“Vallahi oğlum, diğer Müslümanlara yaptığımdan daha fazlasını sana yapamam. Onlara ne yapıyorsam sana da ancak o kadar yapabilirim. Bunu böyle bil” dedi.

DEVLET HAZİNESİ
''Hazreti Ömer (r.a.). Halife. Bir gece. Makamında. Ashabtan biri ziyaretine gelir. Selam verir. Selamı alınmamıştır. Oturur. Ömer işiyle meşgul. Sahabe bekler. Ömer çalışır. Selam alınmamış, yüzüne bile bakılmamıştır.
İş biter. Ömer mumu söndürür. Bir başka mumu yakar. O anda selamını alır. Konuşmaya başlar.
Sahabe sorar:
- Ya Ömer, niçin hemen selamımı almadın ve niçin bir mumu söndürüp diğer mumu yaktın ve ondan sonra benle konuşmaya başladın?
Hazreti Ömer (r.a.):
- Evvelki mum devletin hazinesinden alınmıştı. O yanarken özel işlerimle meşgul olsaydım Allah indinde mes'ul olurdum. Seninle devlet işi konuşmayacağımız için kendi cebimden almış olduğum mumu yaktım, ondan sonra seninle meşgul olmaya başladım. Sahabenin gözleri yaşarır, ellerini kaldırarak şöyle dua eder:
-Ya Rabbi! Hattab oğlu Ömer'i bizim başımızdan eksik etme!''
XXX

HASSASİYET
Peygamber Efendimizin en sadık dostu ve halifesi olan Ömer’in şu ince ve derin idrakine bakınız:
''Hz. Ömer, hilafeti zamanında vuku bulan bir kıtlıkta, bir deve kesilip Medine-i Münevvere’nin fukarasına dağıtılmasını emir buyurdu. Deveyi keserek fakirlere dağıtan kişi, devenin yağlı kısmından bir parça eti alarak güzelce pişirip iftar vaktinde halifenin huzuruna götürdü. Halife:
- Bu et neredendir, diye sordu:
- Ey mü’minlerin emiri, kesilmesini emir buyurduğunuz deveden size düşen paydır. Bu sözü duyan Ömer’in rengi değişti ve ağlayarak:
- Benim gibi bir emre yazıklar olsun ki, fukaraya etin kötü kısımlarını dağıttırır, kendisi ise iyi ve yağlı kısmını yer. Ey hizmetçi! Bir daha böyle yapma, kaldır bu yemeği fakirlere götür, bana yine eskisi gibi yemek getir. Halife olan kimseye ayda bir kere et yemek kâfidir, buyurdu.
Hizmetçinin getirdiği bir parça kuru ekmekle bir miktar zeytinyağını yiyen Hz. Ömer Cenab-ı Hakk’a şükretti.''
(Alıntı)
 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN