DİZİLER VE GÜNDÜZ KUŞAĞI PROGRAMLAR…
DİZİLER VE GÜNDÜZ KUŞAĞI PROGRAMLAR…
Türkiye geçtiğimiz hafta Narin kızımızın katledilişi ve sonrasında yaşananları konuştu. Çok acı ve karmaşık bir durum olduğu için günlerdir gündemde. Bu mesele konuşulurken özellikle TV'lerdeki gündüz kuşakları da dile getirildi, hep… Nasıl getirilmesin ki; rezillik diz boyu… Ama bir başka rezillik de dizilerde oluyor. Nasıl mı? Anlatayım…
Dizilere geçmeden önce şu gündüz kuşağı programlarına bir değinelim… Örneğin sabahları çok büyük bir izlenme oranı olan Müge Anlı'nın programında en son şahit olduğum bir vaka var. Adam internetten kadınlara ulaşıyor, hanımı da o ulaşıp ilişkiye girdiği kadınlardan para sızdırıyormuş. Bir nevi “jigolayım” ben diyor. Ya Allah aşkına, tamam Müge Anlı biraz daha kaliteyi düşürmeden yapmaya çalışanlardan ama böyle bir pislik ve topluma zararlı bir kişi günlerce program konusu yapılır mı kardeşim? Programın psikiyatrı da, adamın bu konuları buraya gelip dillendirmesini eleştiriyor. Bence böylesi rezil bir kişiyi esas oraya çıkaranları eleştirmek gerekmez mi? Bunun yerine mademki program yapıyorsunuz o süreyi örneğin, kayıp çocukların bulunması için harcasanız ya… Yine ama deyip olayın arka yüzünü de yazmak lazım; bizde öyle bir vatandaş kitlesi oluşuyor ki, Esra Erol'u da Müge Anlı'yı da savunur! Yaptıkları programda kötüyü savunuyorlar demiyoruz lakin ahlaksızlık bu kadar sık bir şekilde ekrana getirilerek, vatandaşın gözünde normalleştirilmeye çalışılmaz... Hep kötüyü çağırırsanız kötü ayağınıza gelmez mi?
Bakın bu yazıyı yazarken önüme gelen bir değerlendirmeyi de buraya almak istiyorum. Gazeteci Kenan Alpay'ın şu sözlerine kulak verin:
“Her gün televizyonlarda sapıklar, tecavüzcüler, hayat kadınlığı yapanlar, büyücüler, aldatanlar, kadın satanlar saatlerce yayınlanıyor. Böyle olduğunda yayınlandığında ahlak çökmez mi?
Hırsızlığın, işkencenin, şiddetin, mafyacılığın tasvirini yaparsanız, teşhirini yaparsanız ve devamlı izlenirse, ne bekliyorsunuz; trend elbette ki böyle yükselecektir. RTÜK sigarayı kadehi kapattırıyor haklı olarak da, neden bunlara dikkat etmiyor.”
Gelelim dizilere… Geçen yıldan devam eden bir dizi var; Kızılcık Şerbeti diye… Toplumsal bir gerçeğin (seküler-muhafazakâr) iki yönden irdelenmesini anlattığı için izleyicinin ilgisini çekti ve ben de izlemeye başlamıştım.
Ancak dizi ilerledikçe toplum değerlerinin sınırlarını aşmaya başlamıştı. Yaza girilirken ara verilen dizi bu hafta sonu yeniden başladı. Geçen yılın sonlarına doğru, yaşlı muhafazakâr bir babanın evlilik dışı ve genç bir kadınla gayrı meşru ilişkisi, amcanın eski sevgilisinin yeğeniyle evlenmesi gibi birçok ahlaksızca kurgular zaten işi şirazesinden çıkarmışken sezonun ilk bölümü ile iş daha da rezil bir duruma geldi. Bu kez de kadın kahramanlarından birisinin kocası, babasının genç hanımı, yani üvey annesiyle bir sapığın yapacağı bir şekilde ilişkiye giriyor. Bu bence bu dizide artık bardağı taşırdı. Dizinin adı Kızılcık Şerbeti idi; bana göre artık “Toplumu zehirleyen Şerbet” olmalı…
Bu kadar da olmaz ki arkadaş. Böyle durumlar yaşanıyor ki diyerek bunları insanlara empoze mi edelim, durmadan… Ayıp ayıp… Kesinlikle RTÜK bu senaryolara el atmalı ve bu kadar da olmaz denen ahlaksızlıklara son verilmelidir, vesselam…