Sıtkı Şeremetli – Köşe Yazısı
KİMSE AKLINDAN ÇIKARTMASIN! BU TOPRAKLAR ŞEHİT KANIYLA SULANMIŞTIR, KİMSEYE VERİLECEK BİR KARIŞ VATAN TOPRAĞIMIZ YOKTUR!
Artık huzurlu yaşamak istiyoruz.
Bırakalım 12 adaları ve Ege Denizini Yunanistan'a, bitsin bu kavga! Etrafımızda başka bir deniz mi yok? Her tarafımız ada dolu.
Erzurum, Kars, Ardahan'ı verelim Ruslara artık huzur içinde yaşayalım.
Kıbrıs Adası’nın değeri nedir? Küçük bir ada… Verelim Rumlara!
Güneydoğu'da artık kan dursun. Verelim PKK'ya bitsin bu iş!
Ver kurtul!
Mutlu ol…
Öyle mi?
Öyle değil!
Hele bir paçanı kaptırmaya gör.
Vallahi en kısa zamanda gövden de gider elden.
Binlerce yıllık tarih Vatan’ın Türkler için ne kadar önemli olduğunun örnekleri ile doludur.
xxx
Mete Han'dan Alacağımız Ders...
Oğuz Han adıyla da bildiğimiz Mete Han, gecesini gündüzüne katarak çalışıyor, Hun Türklerinin devleti gittikçe güçleniyordu. Ancak ne var ki, komşuları olan Çinliler Türklerin kuvvetlenmesinden kuşkulanmaya başlamışlardı.
Mete Han'la savaşmak için sebep arayan Çin Hükümdarı; günün birinde bir elçi göndererek O'nun çok sevdiği atını istetti. Eski Türklerde devleti ilgilendiren böyle önemli konulara hakan kendi başına karar vermediği için Mete Han hemen Kurultay'ı topladı. Durumu görüşen Kurultay, atın düşmana verilmemesi görüşündeydi. Ancak, Mete Han konuyla ilgili olarak söz aldı ve şunları söyledi:
"- İstenilen bu at bana aittir. Kendime ait bir mal için milletimi savaşa sürükleyemem. Atım milletim için feda olsun!"
At, Çin'den gelen elçiye teslim edildi ve gönderildi.
Ancak, Mete Han’ın bu hareketi düşmanın cüretini arttırmıştı: Yeni bir elçi göndererek Mete Han'ın hizmetinde bulunan ve O'nun çok önem verdiği kadınlarından birini istediler.
Durum Kurultay'da görüşüldü ve kadının gönderilmemesi şeklinde bir karar oluştu. Son olarak Mete Han söz aldı ve şunları söyledi:
"- Evet, bu kadın benim için çok değerlidir ama milletim için feda etmekten çekinmem doğru olmaz. Kendi menfaatim için savaşı göze almak milletin kaderiyle oynamaktır. Atım gibi onu da milletime feda ediyorum!"
Artık Çinliler iyice şımarmışlardı. Mutlaka bir savaş sebebi bulmak ve daha fazla güçlenmeden Hun Türklerini ortadan kaldırmak istiyorlardı. Elçilerini tekrar gönderdiler ve bu defa, iki ülke arasında bulunan bir toprak parçasını istediler.
Mete Han konuyu Kurultay'a getirdi. Durum görüşüldü ama bu defa farklı bir karar çıktı: Daha önce Mete Han'a mahcup olan Kurultay üyeleri, "verimsiz bir toprak parçasını düşmana vermekten ne çıkar" görüşünü benimsediler.
Bunun üzerine Mete Han ayağa kalktı ve şöyle haykırdı:
"- Ey güngörmüş ihtiyarlar! Şimdiye kadar düşman tarafından istenen şeyler nefsime aitti. Şimdi istedikleri toprak parçası ise milletimize aittir ve vatanımızın bir parçasıdır. Söyler misiniz, kimin malını kime veriyoruz? Artık savaş kaçınılmaz olmuştur. Herkes bunu böylece bilsin ve hazırlığını yapsın!"
Kurultay üyeleri Mete Han'a bir defa daha mahcup olmuşlardı. Hemen hazırlıklara girişildi. Mete Han, kısa zamanda toplanan ve savaşa hazır hale gelen ordusuna şöyle seslendi:
"- Vatanı için her an ölmeye hazır olan kahramanlarım! Artık düşmana verilecek bir şeyimiz kalmadı. Şimdi onlara oklarımızla, kargılarımızla ve kılıçlarımızla cevap vereceğiz. İl Beyleri, Boy Beyleri, askerlerim! Hedefiniz Çin ülkesidir; haydi, yürüyün!"
Bu, Mete Han'ın kurduğu dünyanın ilk düzenli ordusunun ilk büyük seferiydi. Bu sefer, adına ve kumandanına yakışır bir şekilde zaferle sonuçlandı. Çok geçmeden Mete Han'ın daha önce Çin'e gönderdiği atı ve kadını da kurtarıldı.
xxx
Alpaslan Anadolu'yu onca şehit kanıyla Türk'e vatan yapmadı mı?
Atatürk'te öyle yapmadı mı?
Amerikan mandasını, İngiliz himayesini savunanları elinin tersi ile itip
onca şehit kanıyla son Türk devletini kurmadı mı?
3 kıtadan bu gün Anadolu topraklarına çekildik.
Türk'ün artık bu topraklardan başka gidecek bir yeri yok!
''Lakin bugün etrafta ve kapımızın önünde büyük tehlikeler ve belalar eşinip duruyor. İfritle ve canavarlar ıslık çalıp soluyor.
Davran ey Türk oğlu! Davran artık! Elde ne harcanacak Rumeli, ne Macar ülkeleri, ne Irak ne Filistin ve Mısır, ne Trablus, ne Tunus ve Cezayir, ne de Kırım ve Kafkas kaldı.
Elde kalan son vatan parçasıdır.
Bir vatansever gibi davran… Gayrete gel! Çalışmaya koyul. Eski günler yeniden doğsun! Zafer ve şan bayrakları ufuklara doğru yeniden açılsın. Her şeyin üstünde Büyük Türkiye, bizim bahtiyar Türkiye’miz yükselsin''(A.T)
Mevzubahis olan vatansa gerisi teferruat olmalıdır.
Siyaset, ekonomi vb. Hepsi sonra gelir.
Önce vatan!
Vatanın yoksa özgürlüğün ve namusun yoktur.
Bunun içindir ki; konu ülke çıkarları ve Türkiye olduğu zaman milletçe birlik ve beraberlik içinde olmalıyız.
Bunu kimse aklından çıkartmasın!