Sıtkı Şeremetli – Köşe Yazısı
HAYAT PAZARINDA ALAN DEĞİL, VEREN EL KAZANÇLIDIR HER ZAMAN...
Birbirimizi sevmeyi bilmiyoruz. Düşmanlıkları körüklüyoruz. Hem birey olarak ve hem de toplum olarak bencil davranıyoruz, paylaşmayı bilmiyoruz.
Sonuç olarak yaşıyoruz ama bir türlü huzurlu olamıyoruz.
Hâlbuki Yaradan nasıl yaşamamız gerektiğini bize çok açık emretmemiş mi?
Hoş, insan ve toplum olarak bu emre uysak bu dünya bugün ki gibi huzursuz olur muydu hiç?
Sizinle ibret alalım arzusu ile bir derviş hikâyesi paylaşıyorum;
''Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: ’Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?’ diye.
‘Bakın göstereyim’ demiş ermiş.
Önce sevgiyi dilden gönlüne indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar.
Ermiş ‘Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz’ diye bir de şart koymuş. ‘Peki’ demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.
Bunun üzerine ‘ Şimdi…’ demiş ermiş.
‘Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. ‘ Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. ‘Buyurun’ deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını.
Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. ‘İşte’ demiş ermiş.
‘Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz.
Şunu da unutmayın:
Hayat pazarında Alan değil, Veren kazançlıdır her zaman…