Türk Basınında Sansürün Kaldırılışının 116. Yılı 24 Temmuz 2024 günü kutlandı… Ben de bu yüzden, yazımda bu konuya yer vermek istedim. Çünkü “Temiz basın ve temiz toplum” anlayışına artık o kadar ihtiyaç var ki; hele hele sosyal medyadan sonra bu işin iyice çivisi çıktı. Benim bu konudaki görüşlerim belli ve isim yazmadan adres göstererek birkaç yazı yazmıştım. Yani aşağıda okuyacaklarınız yeni değil…
Öncelikle belirteyim ki; ben bu işe sevdiğim ve eğilimim olduğu için başladım. Eğitimci olarak görev yaparken fahri olarak yıllarca; (ama bir profesyonel anlayışı ve mesaisiyle) ardından da yine yıllardır tam bir profesyonel anlayışıyla bu işi yapıyorum. Hem gazetelerde uzun söyleşili röportajlar ve köşe yazılarımla hem de televizyonda haberci ve programcı olarak yıllardır yapa geldim. Allah’a şükür bugüne kadar alnımızın akıyla geldik. Şimdi de son olarak, Web Televizyonculuğu olarak bu yoldayız. Ben gazeteciliği ve televizyonculuğu hep vasıflı olan, basın yayın meslek ilkelerine sadık kalacağını deklare eden gazetelerde (Birlik- Haberci) ve de RTÜK tarafından lisanslı olan televizyonlarda (Karesi TV- TV 100 ve Ege TV) gerçekleştirdim. Yani yasal, sorumluluğu olan, denetlenen kurumlarda… Şimdi de bu Web televizyonculuğu olayında da, başlarken bunları belirterek işin nasıl yapılması gerektiğini araştırarak, uygulayarak, şu anda geldiğimiz noktanın yerine getirilmesini sağladık. Yani nasıl uydudan yayın yapan bir TV, RTÜK’ten lisanslıysa; Web TV’de öyle olmalıydı. Yok, şöyleydi, yok böyleydi diye bir şey yok. Daha önce de yazdım ve tanıtımımızda da söyledim. Bunu yapmıyorsanız, Web TV değilsiniz. Facebook’unda paylaşım yapan bir kişisiniz. Bir de herhangi bir basılı gazeteniz de yoksa veya böyle bir yerde çalışmıyorsanız, o zaman siz ne gazetecisiniz, ne de televizyoncusunuz. Bunu yasalar diyor, ben öğrendiğimi aktarıyorum. Yani sizi kimsenin, resmi makamların ve de halkın gazeteci olarak veya televizyoncu olarak muhatap almaması gerekiyor. Aslında hiçbir sorumlulukları olmadığı ve de istediklerini yazıp yayınladıkları için onlar daha fazla dikkate alınıyor ve de her anlamda daha fazla görünüyor. Bu son cümlemi Balıkesir’de hemen hemen herkes kabul ediyor. Hem de her yerde dillendiriliyor. Ben bu cümleyi yukarıdan aşağıya herkesten duydum. Yaşayanlardan da, rahmetli olanlardan da duydum. Ama maalesef bu konuda yaptırımlar ve engellemeler bir türlü gerçekleştirilemiyor. Keşke yapılsa, çünkü bu manipülasyonların herkese zararı var.
Ben kendi adıma 25 senedir televizyonculuğu ve beraberinde gazeteciliği, bi hakkın yandaş ve tetikçi olmadan yapmaya çalışıyorum. Yani işimiz televizyonculuk; adrese teslim iadeli taahhütlü “mektupçuluk” yapmıyoruz. Yapanlardan kaynaklı yaşanan olumsuzlukların vebali bizim değildir. Bizim onlara bir yaptırımımız yok. Ama paçalarını kaptıranların var. İçlerinde bazı cesur ve dik duranları var; onlar gibi olsunlar…
Çünkü her türlü tehdidi şantajı tetikçiliği ve manipülasyonu yaparak elde ettikleri paralarla ziyafet sofralarında yediklerini, içtiklerini, bindikleri arabaları insanların gözüne gözüne sokanların kıymetli olduğu bir memleket olduk çıktık. Nedir bu kadar korkunuz, adamlar nasıl sizi bu kadar avuçlarında oynatıyorlar ki... Yazıklar olsun.
Ben daha önce hiçbir kurum ve kuruluştan bir kuruşluk fatura kesmiş insan değilim. TV 100 gidince, haber sitesini kurunca birkaç belediyeden herkese verilen miktarda tanıtım ve reklam için verilenler var. Çok kişi bilir ki; bizim kursağımızdan bir kuruş hak etmediğimiz bir para geçmedi, geçmez de… Allah da geçirmesin.
Web TV daha az maliyetli olacağı için, bu sosyal medyanın keşmekeşliği içinde bir nebze düzgün bir şeyler yapabileceğimiz, memleketimize, dinimize diyanetimize katkı sağlanması niyetiyle bu işe girdik. Ancak son gelişmeler yerel basını mali anlamda büyük bir sıkıntı içerisine itti.
Bütün bunları neden yazdım? Cemiyet Başkanı Ramazan Demir’in yayınladığı ve aşağıda bir bölümünü koyduğum mesajı okuyunca; son gündemimizi de birleştirerek böyle bir yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettim. Kendi adıma olan düşüncelerimi yazdım, kim nasıl algılarsa öyle değerlendirsin diyorum…
********* ***************** ************** *************
Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti (BGC) Başkanı Ramazan Demir, meslektaşlarına hitaben yaptığı konuşmada, Anadolu Basınının tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşadığına vurgu yaptı. Demir, "Başkalarının hakkını aramak için en ön safta yer alan gazete ve gazeteciler, kendi haklarını arama noktasında cimri davranmaktan vazgeçmeli. Mesleki sorunların dayanışma içerisinde aşılabileceğini unutmamalı." dedi.